Araştırmacılar şeker tüketimi ve kanser arasındaki ilişkiyi araştırmaya devam ederken, bu soru birçok kanser hastası ve yakını için için bir belirsizlik ve korku kaynağı olmaya devam etmektedir.
Şeker en basit biçimi ile glukoz vücudumuzda kanser hücreleri de dahil olmak üzere tüm hücreler tarafından temel yakıt olarak kullanılmaktadır. Glukoz, sebzeler, meyveler, kepekli tahıllar ve süt ürünleri gibi sağlıklı gıdalar dahil olmak üzere karbonhidrat içeren tüm gıdalarda bulunmaktadır. Ayrıca rafine karbonhidratlarda, beyaz ekmekte, makarna, tatlı ve şekerli içecekler de glukoz içerir.
Kanserli hücreler hızlı büyüyüp çoğaldıkları için normal hücrelerden daha fazla glukoz kullanırlar. Bu da şekerin veya glukozun kanser hücrelerinin büyümesini hızlandırabileceği düşüncesiyle bazı kişilerin karbonhidrat içeren tüm gıdalardan gereksiz yere kaçınmasına neden olabilir. Bu yaklaşım, kanser hücrelerinin glukoza ihtiyacı varsa, glikozu diyetinden çıkarmanın kanserin büyümesini durduracağını varsayar. Ne yazık ki, bu o kadar basit değildir. Tüm sağlıklı hücrelerimizin çalışması için glukoza ihtiyacı vardır ve vücudumuzun sağlıklı hücrelerin ihtiyaç duyduğu glikozu almasına izin vermenin, ancak kanser hücrelerine vermemenin bir yolu yoktur. Eğer yeterli karbonhidrat tüketmezsek aldığımız protein ve yağ gibi diğer kaynaklardan vücudumuz glukoz üretip kullanacaktır. Glukoz, hücrelerimizin hayatta kalması ve düzgün çalışması için kritik öneme sahiptir. Yeterli karbonhidrat tüketmemek, vücudumuzdaki protein depolarının bozulmasına neden olabilir, bu da kas kaybına ve muhtemelen yetersiz beslenmeye katkıda bulunabilir. Çok düşük miktarda karbonhidrat içeren kısıtlı bir diyetin ardından da istem dışı kilo kaybına neden olabilir. Bu da kanser tedavisini tolere etme yeteneğini etkileyebilir. Karbonhidratları kısıtlamak aynı zamanda faydalı lif, vitamin, mineral ve bağışıklık destekleyici bitkisel besin kaynakları olan gıdaları da ortadan kaldırır.
Bugüne kadar şekerin kansere neden olduğunu gösteren randomize kontrollü çalışma yoktur. Bununla birlikte, şeker ve kanser arasında dolaylı bir bağlantı vardır. Kek, kurabiye ve şekerli içecekler gibi rafine şeker eklenmiş gıdaları tüketmek gereksiz ve aşırı kalori alımına ve yağlanmaya neden olur. Çok iyi bildiğimiz gibi yağlanma, fazla kilo ve obezite ise kolon, meme, yumurtalık ve pankreas kanseri dahil olmak üzere 11 tür kanser riskini artırmaktadır.
Şekerden tamamen kaçınmak gerekli olmasa da ilave şekerleri azaltmak ve besin açısından yoğun, yüksek lifli karbonhidratları tüketmek en doğrusudur. Beyaz ekmek, makarna ve pirinç gibi rafine tahıllar yerine tam buğday ekmeği, makarna, esmer pirinç veya kinoa gibi tam tahılları tercih etmeliyiz.
Toz şeker, kesme şeker gibi eklenen şekerleri sınırlayın. Çünkü bu eklenen şekerler hiçbir besin değerine sahip olmadıkları gibi kanser riskini, kalp ve damar hastalıklarını ve diyabeti de artırmaktadır.
Amerikan Kalp Derneği, kadınların günde altı çay kaşığı şekerden (25 gram), erkeklerin ise günde dokuz çay kaşığı şekerden (37 gram) fazla olmamasını tavsiye ediyor.
Dengeli beslenmek çok önemli. Tabağınızın yüzde 50'sini yüksek lifli sebze ve meyvelerden oluşmalı. Tabağınızın yüzde yirmi beşi protein açısından zengin yiyecekler olmalı ve diğer yüzde 25'i tam tahıllı karbonhidratlar veya bezelye, mısır veya patates gibi nişastalı sebzeler olmalıdır.
Her öğüne yağsız bir protein kaynağı ekleyin; tavuk, balık, yumurta, az yağlı süt ürünleri, peynir, fasulye, vb.
Lif, vitamin, mineral ile bağışıklık destekleyici farklı renklerde meyve ve sebzeleri tüketin.
Bol bol su için.
Sağlıklı ve mutlu olmanız dileğiyle.