Vücudumuzdaki doku ve organlar gözle göremeyeceğimiz kadar küçük hücrelerden oluşmaktadırlar. Bu hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalması ve ölümsüz hale gelmesi sonucu kanser oluşmaktadır. Kontrolsüz çoğalma ve ölümsüzlük kanserin hem etrafındaki hem de yayıldığı takdirde uzaktaki organlara zarar vermesine neden olmaktadır. Peki bu kontrolsüz çoğalmayı başlatan sebepler nelerdir? (BKZ Kanser nedenleri) Çevresindeki dokuyu adeta istila ederek yapısını ve beslenmesini bozar; ayrıca kan ve lenf damarları yolu ile diğer organlara ulaşarak orada da yeni odaklar oluşturur. Bu yeni tümör odaklarına ise metastaz adı verilir.Kanser genellikle köken aldığı organa göre çeşitlendirilir. Örneğin meme dokusundan kaynaklanıyorsa meme kanseri; akciğerden köken alıyorsa akciğer kanseri gibi.
Kanser tek bir hastalık olmadığı gibi tek bir nedeni de yoktur. Normal bir hücrenin kanserli bir hücreye dönüşebilmesi için genetik yapısının kodunun bozulması gerekir. Peki bu bozukluğa sebep olan faktörler nelerdir?
Aslında bizim annemizden babamızdan aldığımız genlerimizin sebep olduğu kanserler tüm kanserlerin %10-15’ini oluşturur. Elbette bu bizim değiştiremeyeceğimiz bir risk faktördür fakat önemli olan bu yatkınlığın farkında olmaktır. Çünkü günümüzde genetik testlerle kanser oluşma riski hesaplanabilmekte ve yüksek riskli kişiler yakın takibe alınıp gerekirse önleyici/koruyucu tedaviler yapılmaktadır.
Yaşlandıkça hücrelerimizde kansere neden olabilecek spontan(kendiliğinden) mutasyon (genlerde bozulma) ihtimali artmaktadır. Modern tıbbın tedavileri sayesinde artık tüberkülozdan, bulaşıcı hastalıklardan ve kalp hastalıklarından ölümler önlendi ve yaşam süremiz uzadı. Yaşam süresmizin uzaması beraberinde çevresel faktörlerin de etkisiyle hücrelerimizde kendiliğinden mutasyon ihtimalini artırdı. Bu risk faktörüne karşı yapabileceğimiz en iyi şey kanser taramlarımızı eksiksiz ve zamanında yapmak olacaktır. Erken tanı ve tedavi ile kanserde tam şifa mümkündür.
Çevresel faktörler aslında tüm kanserlerin yaklaşık %50’sinin nedenidir ve bunlardan korunmak bizim elimizdedir. Başka bir deyişle tüm kanserlerin %50’si önlenebilir. Bu faktörlerin başında sigara gelmektedir. Başta akciğer kanseri olmak üzere gırtlak, yemek borusu, mesane, böbrek gibi birçok kanserin sebepleri arasındadır. 10 akciğer kanserinin 9’unun sebebinin sigara içiciliği olduğunu unutmayalım.
Alkol düzenli kullanıldığında kanser riskini artırır. Başta karaciğer kanseri olmak üzere, gırtlak kanseri ve diğer baş boyun bölgesi kanserleri, yemek borusu, meme ve kolon-rektum kanseri gelişme riskinin alkol ile arttığı gösterilmiştir. Değiştirebileceğimiz çevresel faktörlerden üçüncüsü obezitedir. Obezite sıklığı tıpkı bulaşıcı bir hastalık gibi ülkemizde her geçen gün artmaktadır. Araştırmalara göre aşırı kilo veya obezite menapoz sonrası meme kanserini, kolon-rektum kanserini, rahim, pankreas böbrek gibi birçok kanseri artırdığını göstermiştir. Vücudumuzdaki yağ dokusu da slında bir salgı bezi gibi görev yapar ve yağ dokusu artışı insülin direnci ve büyüme faktörlerini artırarak kansere meyile neden olur.
Ultraviyole ışınları diğer bir çevresel ve değiştirilebilir kanser nedenidir. Güneşten korunmak, güneş koruyucuları kullanmak, saat 11-15 arasında güneşe çıkmamak gibi basit önlemlerle hayatı tehdit eden cilt kanserlerinden korunabiliriz. Solaryum özellikle 35 yaş öncesi kesinlikle kanserojendir. Bair çok ülkede solaryum sağlık otoriteleri tarafından yasaklanmıştır.Virüslerin bazıları karsinojen gibi davranırlar. Örneğin Human Papilloma Virüs adı verilen mikroorganizma ile enfeksiyon serviks(rahim ağz kanserinin neredeyse tek nedenidir. Bu virüs cinsel yolla bulaşır ve bulaşın engellenmesi veya virüse karşı aşılanma kanserden neredeyse %99 korur. Yine hepatit virüsleri de (hepatit B ve C) karaciğer kanserine neden olurlar.