Alkol kullanımı başta kalp ve karaciğer hastalıkları olmak üzere sağlığımız için oldukça tehlikelidir. Bunların dışında kansre riskini artırdığı da bilinmektedir. Peki bu artış gerçekten önemli mi?
Geçtiğimiz ay yayımlanan bir çalışmada araştırmacılar alkol tüketiminin kanser riskini %4.8; kansere bağlı ölümleri de %3.2 artırdığını göstrediler. Amerika Kanser Cemiyeti (ASCO) tarafından yapılan açıklamaya göre bu oran belli kanserlerde daha yüksektir. Kadın meme kanserlerinin %12’si , barsak kanserlerinin %11’i, karaciğer kanserlerinin %10’u ve yemek borusu kanserlerinin%8’i alkole bağlı gelişmektedir. Ayrıca gırtlak kanserlerininde alkolün payı %25, ağız ve yutak kanserlerinde %45 bulunmuştur.
Alkol, özellikle ağız ve boğazda tahriş edici olabilir. Alkolden zarar gören hücreler kendilerini onarmaya çalışabilir ve bu da kansere doğru bir adım olabilecek DNA değişikliklerine yol açabilir.
Alkol vücuda girdikten sonra, hücrelerin içindeki DNA'ya zarar verebilen ve laboratuar hayvanlarında kansere neden olduğu gösterilmiş bir kimyasal olan asetaldehite dönüştürülebilir.
Alkol içmek ayrıca hücrelerde oksidatif strese yol açarak hücrelerin daha reaktif oksijen türleri (oksijen içeren kimyasal olarak reaktif moleküller) oluşturmalarına neden olabilir. Bunlar hücrelerin içinde kanser riskini artırabilecek hasara yol açabilir.
Alkol ve yan ürünleri de karaciğere zarar vererek iltihaplanmaya ve yara izine (siroz) yol açabilir. Karaciğer hücreleri hasarı onarmaya çalışırken, DNA'larında kansere yol açabilecek hatalarla sonuçlanabilir.
Tüm bu nedenlerden dolayı:
Uluslararası klavuzlarda artık ‘alkol kullanımını sınırlandırmak’ önerisi yerine ‘’alkol içmemek en iyisidir’’ şeklinde önerilmektedir.
Sonuç olarak düzenli alkol almak, aşırı içmeseniz ve sarhoş olmasınız bile sağlığınıza zarar verebilir.
Sigara ve alkolden uzak sağlıklı günler...